
FARZUMİHAL BİR GÜN
Bugün tutku ve özlemin umutsuz bir travma yaşadığı ve amansız acıların insanın kanını dondurarak kalbe değil,beyne pompalandığı ve deprem misali sarsıntıların ard arda yaşandığı bir umutsuzluk emparesinin oluştuğu bir dönemi yaşadım.
Gerçekçi yaşantıların kalıntılarının araştırıldığı bir dönemde bu denli buluntularla benliğime dönüvere cem sandım.Oysa buluntular,tıpkı tarihi eser operasyonlarında kullandığımız şu tabir gibi “ dönemin sahtesi” olgusuna dayanacak sanırım.
Ben bugün ben olmalıyım…
Ben bugün deli boran gibi esmeyi,tayfun gibi vurmayı,deprem gibi sarsmayı,yıldırım gibi çakmayı ve ben bugün ben olmayı özledim.
Kudüs,Tebriz,Fas ve Bakü’ yü özledim.Tıpkı Ankara da “Bodrumu” özlediğim gibi!
Ve annemi özledim.Tıpkı susadığım “ kan” gibi….
Oysa bugün ben,ben olmayı özlemiştim..
Yarın……
Yeni bir gün,yeni bir sayfa,yeni bir klasör ve yeni bir kalem.Ama tek eski olan tarihin “dönemin sahtesi” kırıntıları..
Ve yarın….
Yeni bir siz,yeni ve yepyeni urlar ve tümörler.Hani yoğun bakım misali.
Fiş çekilmiş…
Öbür doktorlar işbaşına lütfen………….
Mehmet Ali Güldaş